İkinci Yeni’nin
kurucularından Turgut Uyar’ın dikkat çekici bir şiiridir Geyikli Gece. İlk okuyuşta büyülü atmosferi okuyanı kendine
çeker ama çok katmanlı anlamına ermek için bu şiirle biraz hemhal olmak
gerekecektir.
Şiir, “Hâlbuki
korkulacak hiçbir şey yoktu ortalıkta/Her şey naylondandı o kadar “ diyerek
sarsıcı bir şekilde karşılar okuyucuyu. Bu iki dize ile dünya ve insanın yaşamı
özetlenmektedir. Tıpkı Necip Fazıl’ın “Bütün bir kâinat muşamba dekor/ Bütün
bir insanlık yalana teslim” dizelerinde olduğu gibidir dünya tanımı. Bildiğimiz,
gördüğümüz, yaşadığımız dünya naylondandır. Gerçek değildir. Bu nedenledir ki
yaşadıklarımız da bizi tatmin etmekten uzaktır. Yapay zevkler ve acılarla örülü
insan yaşamı ise korkutucudur. Geyikli geceyi bulana kadar çocuklar gibi
korkmamız bundandır.
“Geyikli geceyi
hep bilmelisiniz/Yeşil ve yabani uzak ormanlarda/Güneşin asfalt sonlarında
batmasıyla ağırdan/Hepimizi vakitten kurtaracak” diyerek şair geyikli geceden
haberdar ediyor okuyucuyu. Bildiğimiz, yaşadığımız naylondan dünyanın bittiği
yerde, yabani ve uzak ormanlarda başlayan bir boyut. Öyle bir dünya ki hepimizi
vakitten kurtarıyor. Zamanın üstüne çıkan insan çocuklar gibi korkmayacaktır
artık.
“Evet
kimsesizdik ama umudumuz vardı/Üç ev görsek bir şehir sanıyorduk/Üç güvercin
görsek Meksika geliyordu aklımıza/Caddelerde gezmekten hoşlanıyorduk akşamları/Kadınların
kocalarını aramasını seviyorduk/Sonra şarap içiyorduk kırmızı yahut beyaz/Bilir
bilmez geyikli gece yüzünden” diyerek mevcut yaşamları tarif ediyor şair. Umut
ve hoşnutluk içerisinde yaşamaya çalışan insandan bahsediyor. Bu umut dolu insan,
henüz bilmediği bir geyikli gecenin özlemiyle şarap içmekte yani dünyayı
algısını değiştirmeye çalışmaktadır. Sarhoşluk zaten naylondan dünyaya geçici
de olsa kendini kapatmak değil midir?
“Geyikli gecenin
arkası ağaç/Ayağının suya değdiği yerde bir gökyüzü/Çatal boynuzlarında soğuk
ayışığı” Önceki bölümlerde haberini verdiği geyikli geceyi artık tarif
etmektedir Uyar.
“İster istemez
aşkları hatırlatır” geyikli gece. Aşk da bu dünyaya ait olmayacak kadar güzel
ve eksiksiz olduğuna göre elbet boyutları aşan geyikli gecenin ilk hatırlattığı
olacaktır.
Güzelliklerinden
bahsettikten sonra “Biliyorum gemiler götüremez/Neonlar ve teoriler ışıtamaz
yanını yöresini” diyerek ulaşılması bildiğimiz yollarla mümkün olmayan geyikli
gecenin, bildiğimiz tabiat yasalarına da uymayacağını söyleyerek kolay bir
yolculuk olmayacağının ipuçlarını vermektedir.
Peki, bu geyikli
gece arayışı nereden geliyordu? “Aldatıldığımız önemli değildi yoksa/Herkesin
unuttuğunu biz hatırlamasak” diye başlayan bölüm hem bu sorunun cevabını
veriyor hem de geyikli gece özlemi duyanların özelliklerini. Naylondan dünyada
yaşama mecburiyeti bir aldatılmadır ve insanın bundan önce bir gerçek hayat
deneyimi vardır. Bu gerçek dünyayı
unutanlar için aldanış önemli değildir. Şair herkesin unuttuğu gerçek yaşamayı
biz hatırlıyoruz diyerek geyikli gece özlemi duyanların azınlıkta olduğunun da
haberini vermektedir.
“Ama ne varsa
geyikli gecede idi” şeklinde başlayan bölümde bu azınlığı anlatmaktadır Turgut
Uyar. Bir bilseniz avuçlarımız terlerdi heyecandan/Bir bakıyorduk akşam
oluyordu kaldırımlarda/Kesme avizelerde ve çıplak kadın omuzlarında/Büyük
otellerin önünde garipsiyorduk/Çaresizliğimiz böylesine kolaydı işte/Hüznümüzü
büyük şeylerden sanırsanız yanılırsınız/Örneğin üç bardak şarap içsek
kurtulurduk/Yahut bir adam bıçaklasak/Yahut sokaklara tükürsek/Ama en iyisi
çeker giderdik/Gider geyikli gecede uyurduk” diyerek naylondan dünyaya duyulan
yabancılaşmanın verdiği çaresizlik duygusunu anlatıyor. Bir yandan bu dramın
yaptırabileceği şeyleri de elinin tersiyle itip çekip gider, geyikli gecede uyurduk diyerek gerçeğine
özlem duyan insanın sığınağı olan geyikli geceyi olanca derinliği ile
hissettirirken diğer yandan da hayata tutunamayanların sergileyebilecekleri
davranışlara da gönderme yaparak tutunamama sebebini her şeyin naylondan
oluşuna bağlıyor.
“Geyiğin gözleri
pırıl pırıl gecede” diyerek yine geyikli gece tasvirine başlayan şair, “Ama siz
zavallısınız ben de zavallıyım” dizesiyle başlayan bölümün ilk yarısında yine
geyikli geceden uzak yaşamanın dramını anlatırken “Sevinsek de sonunu biliyoruz”
şeklindeki bu yaşamın bence en trajik yanlarından birini söyleyip “Borçları
kefilleri ve bonoları unutuyorum/İkramiyeler bensiz çekiliyor dünyada” diyerek kendi
geyikli gecesine geçişini anlatmaya başlıyor.
“Halbuki geyikli
gece ormanda/Keskin mavi ve hışırtılı/Geyikli geceye geçiyorum”. Artık şairimiz
geyikli gecededir.
“Uzanıp kendi
yanaklarımdan öpüyorum.” Geyikli geceye yolculuk kendine yolculuk olmalıdır!
Vadileri aşan uzun yolculuğun sonunda, Kaf Dağının ardında kendini bulacaktır
insan, geyikli geceyi…
Neva Selçuk
Geyikli
Gece
Hâlbuki korkulacak hiçbir şey yoktu ortalıkta
Her şey naylondandı o kadar
Ve ölünce beş on bin birden ölüyorduk güneşe karşı.
Ama geyikli geceyi bulmadan önce
Hepimiz çocuklar gibi korkuyorduk
Geyikli geceyi hep bilmelisiniz
Yeşil ve yabani uzak ormanlarda
Güneşin asfalt sonlarında batmasıyla ağırdan
Hepimizi vakitten kurtaracak
Bir yandan, toprağı sürdük
Bir yandan kaybolduk
Gladyatörlerden ve dişlilerden
Ve büyük şehirlerden
Gizleyerek yahut döğüşerek
Geyikli geceyi kurtardık
Evet kimsesizdik ama umudumuz vardı
Üç ev görsek bir şehir sanıyorduk
Üç güvercin görsek Meksika geliyordu aklımıza
Caddelerde gezmekten hoşlanıyorduk akşamları
Kadınların kocalarını aramasını seviyorduk
Sonra şarap içiyorduk kırmızı yahut beyaz
Bilir bilmez geyikli gece yüzünden
Geyikli gecenin arkası ağaç
Ayağının suya değdiği yerde bir gökyüzü
Çatal boynuzlarında soğuk ayışığı
İster istemez aşkları hatırlatır
Eskiden güzel kadınlar ve aşklar olmuş
Şimdi de var biliyorum
Bir seviniyorum düşündükçe bilseniz
Dağlarda geyikli gecelerin en güzeli
Hiçbir şey umurumda değil diyorum
Aşktan ve umuttan başka
Bir anda üç kadeh ve üç yeni şarkı
Belleğimde tüylü tüylü geyikli gece duruyor.
Biliyorum gemiler götüremez
Neonlar ve teoriler ışıtamaz yanını yöresini
Örneğin Manastırda oturur içerdik iki kişi
Ya da yatakta sevişirdik bir kadın bir erkek
Öpüşlerimiz gitgide ısınırdı
Koltukaltlarımız gitgide tatlı gelirdi
Geyikli gecenin karanlığında
Aldatıldığımız önemli değildi yoksa
Herkesin unuttuğunu biz hatırlamasak
Gümüş semaverleri ve eski şeyleri
Salt yadsımak için sevmiyorduk
Kötüydük de ondan mı diyeceksiniz
Ne iyiydik ne kötüydük
Durumumuz başta ve sonda ayrı ayrıysa
Başta ve sonda ayrı olduğumuzdandı
Ama ne varsa geyikli gecede idi
Bir bilseniz avuçlarımız terlerdi heyecandan
Bir bakıyorduk akşam oluyordu kaldırımlarda
Kesme avizelerde ve çıplak kadın omuzlarında
Büyük otellerin önünde garipsiyorduk
Çaresizliğimiz böylesine kolaydı işte
Hüznümüzü büyük şeylerden sanırsanız yanılırsınız
Örneğin üç bardak şarap içsek kurtulurduk
Yahut bir adam bıçaklasak
Yahut sokaklara tükürsek
Ama en iyisi çeker giderdik
Gider geyikli gecede uyurduk
Geyiğin gözleri pırıl pırıl gecede
İmdat ateşleri gibi ürkek telaşlı
Sultan hançerIeri gibi ayışığında
Bir yanında üstüste üstüste kayalar
Öbür yanında ben
Ama siz zavallısınız ben de zavallıyım
Eskimiş şeylerle avunamıyoruz
Domino taşları ve soğuk ikindiler
Çiçekli elbiseleriyle yabancı kalabalık
Gölgemiz tortop ayakucumuzda
Sevinsek de sonunu biliyoruz
Borçları kefilleri ve bonoları unutuyorum
İkramiyeler bensiz çekiliyor dünyada
Daha ilk oturumda suçsuz çıkıyorum
Oturup esmer bir kadını kendim için yıkıyorum
İyice kurulamıyorum saçlarını
Bir bardak şarabı kendim için içiyorum
Halbuki geyikli gece ormanda
Keskin mavi ve hışırtılı
Geyikli geceye geçiyorum
Uzanıp kendi yanaklarımdan öpüyorum.
Hâlbuki korkulacak hiçbir şey yoktu ortalıkta
Her şey naylondandı o kadar
Ve ölünce beş on bin birden ölüyorduk güneşe karşı.
Ama geyikli geceyi bulmadan önce
Hepimiz çocuklar gibi korkuyorduk
Geyikli geceyi hep bilmelisiniz
Yeşil ve yabani uzak ormanlarda
Güneşin asfalt sonlarında batmasıyla ağırdan
Hepimizi vakitten kurtaracak
Bir yandan, toprağı sürdük
Bir yandan kaybolduk
Gladyatörlerden ve dişlilerden
Ve büyük şehirlerden
Gizleyerek yahut döğüşerek
Geyikli geceyi kurtardık
Evet kimsesizdik ama umudumuz vardı
Üç ev görsek bir şehir sanıyorduk
Üç güvercin görsek Meksika geliyordu aklımıza
Caddelerde gezmekten hoşlanıyorduk akşamları
Kadınların kocalarını aramasını seviyorduk
Sonra şarap içiyorduk kırmızı yahut beyaz
Bilir bilmez geyikli gece yüzünden
Geyikli gecenin arkası ağaç
Ayağının suya değdiği yerde bir gökyüzü
Çatal boynuzlarında soğuk ayışığı
İster istemez aşkları hatırlatır
Eskiden güzel kadınlar ve aşklar olmuş
Şimdi de var biliyorum
Bir seviniyorum düşündükçe bilseniz
Dağlarda geyikli gecelerin en güzeli
Hiçbir şey umurumda değil diyorum
Aşktan ve umuttan başka
Bir anda üç kadeh ve üç yeni şarkı
Belleğimde tüylü tüylü geyikli gece duruyor.
Biliyorum gemiler götüremez
Neonlar ve teoriler ışıtamaz yanını yöresini
Örneğin Manastırda oturur içerdik iki kişi
Ya da yatakta sevişirdik bir kadın bir erkek
Öpüşlerimiz gitgide ısınırdı
Koltukaltlarımız gitgide tatlı gelirdi
Geyikli gecenin karanlığında
Aldatıldığımız önemli değildi yoksa
Herkesin unuttuğunu biz hatırlamasak
Gümüş semaverleri ve eski şeyleri
Salt yadsımak için sevmiyorduk
Kötüydük de ondan mı diyeceksiniz
Ne iyiydik ne kötüydük
Durumumuz başta ve sonda ayrı ayrıysa
Başta ve sonda ayrı olduğumuzdandı
Ama ne varsa geyikli gecede idi
Bir bilseniz avuçlarımız terlerdi heyecandan
Bir bakıyorduk akşam oluyordu kaldırımlarda
Kesme avizelerde ve çıplak kadın omuzlarında
Büyük otellerin önünde garipsiyorduk
Çaresizliğimiz böylesine kolaydı işte
Hüznümüzü büyük şeylerden sanırsanız yanılırsınız
Örneğin üç bardak şarap içsek kurtulurduk
Yahut bir adam bıçaklasak
Yahut sokaklara tükürsek
Ama en iyisi çeker giderdik
Gider geyikli gecede uyurduk
Geyiğin gözleri pırıl pırıl gecede
İmdat ateşleri gibi ürkek telaşlı
Sultan hançerIeri gibi ayışığında
Bir yanında üstüste üstüste kayalar
Öbür yanında ben
Ama siz zavallısınız ben de zavallıyım
Eskimiş şeylerle avunamıyoruz
Domino taşları ve soğuk ikindiler
Çiçekli elbiseleriyle yabancı kalabalık
Gölgemiz tortop ayakucumuzda
Sevinsek de sonunu biliyoruz
Borçları kefilleri ve bonoları unutuyorum
İkramiyeler bensiz çekiliyor dünyada
Daha ilk oturumda suçsuz çıkıyorum
Oturup esmer bir kadını kendim için yıkıyorum
İyice kurulamıyorum saçlarını
Bir bardak şarabı kendim için içiyorum
Halbuki geyikli gece ormanda
Keskin mavi ve hışırtılı
Geyikli geceye geçiyorum
Uzanıp kendi yanaklarımdan öpüyorum.